Pazartesi, Ekim 11

Past in future

İtiraf edeyim bu aralar vakit ayırasım yok, hevesim kaçtı yazasım yok. Aslında yazasım var, çok şey yazmak istiyorum, ama öyle üşeniyorum ki, ve öyle niteliksiz hissediyorum ki kendimi, kendi içimde yazma isteğimi çürüterek önlüyorum aklımdakileri.

Bazen insanlar geçmişte yaşadığımı zannediyor, çünkü ben hayatımdaki hiçbir şeyi silmiyorum, sevdiğim insanları sevmeyi, ve özlemeyi bırakmıyorum, ve eminim ki hayatımdaki bir başkası da böyle yapsa, ben de O'nun geçmişte yaşadığını zannederdim, dışarıdan böyle göstermek çok kolay, ama içeriden hiçbir şey bu kadar basit değil.

Geçmişte yaşadıklarım hayatımı oluşturuyor, beni oluşturuyor, "geçip gitmiş" olması önemli değil, "yaşanmış" olması önemli, çünkü insanın kişiliğini önce beyni, sonra da yaşadıkları ve yaşadıklarından aldıkları oluşturur. Herkes geçmişi sanki yok edilmesi gereken bir şeymiş gibi görüyor, halbuki geçmiş olmasa anlatacak neyimiz var ki?

Bu yüzden geçmişte sevdiğim ve kaybettiğim insanlar, hala hayatımın büyük bir parçasını oluşturuyor, hala hepsini çok seviyorum, ve hala hiçbirisini sevmeyi bırakmadım, bırakmayacağım da. Eğer bunun adı geçmişte yaşamaksa, ben geçmişte yaşıyorum, ama sorun şu ki, ben kaybettiklerime rağmen hiçbir zaman mutsuz olup isyan etmiyorum, çünkü asıl anlamsız ve kötü olan bu, "kendi yaşadıkların" yüzünden başkalarını suçlamak.

Bu yazım pek iyi olmadı, kendimi iyi hissetmiyorum pek, ama zaten uzun sürmez, biraz daha az üşenmeyi başarabilirsem, ellerim klavyenin üzerinden gitmez zaten, ama o zamana kadar eski yazılarımı yazmaya karar verdim, o yüzden burası pek boş kalmayacak.

0 kişi tuzlamış:

post a comment

 

Bir makarna blog tutarsa © 2009

PSD to Blogger Templates realized by OOruc.com & PSD Theme designed by PSDThemes.com